top of page
7_edited.jpg
50X70.jpg

Nobel Edebiyat Ödülü sahibi İtalyan yazar Dario Fo’nun yazdığı oyun, İtalya'nın yoksul işçi kesimine ait kadınların bir süpermarketi yağmalamasıyla gelişen komik olaylardan yola çıkarak bir ekonomik sistem eleştirisi sunuyor.

Oyun, İtalya varoşlarında yaşam mücadelesi veren insanların

sisteme karşı verdikleri mücadelede karşılaştıkları zorlukları komik bir dille anlatıyor. 

Sürekli artan hayat pahalılığı karşısında varoşlarda yaşayan kadınlar

zamlara karşı hep birlikte eski fiyatlardan alışveriş yapmaya karar verirler ve bir süpermarketteki mallara el koyarlar.

YAZAN: DARİO FO

ÇEVİREN: FÜSUN DEMİREL

YÖNETEN: ARZU GAMZE KILINÇ

DEKOR TASARIMI: OSMAN ÖZCAN

IŞIK TASARIMI: ONUR ALAGÖZ

OYUNCULAR:

BERFİN KARATAY

İLKER YİĞEN

KIVANÇ KILINÇ

SERPİL GÖRAL

OSMAN ONUR CAN

 

SERPİL ÖDÜL.jpg
SERPİL ÖDÜL_edited.jpg
Ekran Resmi 2019-12-03 22.57.25.png

ÇAĞRI SARI


Açlığın, yoksulluğun insan hayatına bıraktığı izlere gülünecek bir durum yok elbette. Ama mizah işte, her yerden kendine bir yol buluyor, su olup sızıyor, kara tablonun içinden çıkıveriyor. Dario Fo tam da bunu hedefliyor olsa gerek. Günlük hayatın aksaklıklarını kendi üslubuyla sahneye aktarırken yüzünüzü güldürmeyi büyük bir ustalıkla başarıyor.

Dario Fo, 90 yaşında yaşama veda ettiğinde geriye muhteşem oyunlar bırakmıştı. “Ödenmeyecek Ödemiyoruz” da o oyunlarından biri... Oyunun bir çok defa farklı tiyatro sahnelerinde, farklı yönetmenler tarafından perdelenmiş olması herhalde bizim memlekete çok yakışmasından.

Fo’nun kaleme aldığı oyun, 1970’li yıllarda bir İtalyan mahallesini anlatıyor. Ama anlattığı yer sanki bizim mahalle, oyuncular da ben, sen; bu kadar pahalılık karşısında karnını doyurmaya çalışan insanlar. Ne de olsa ‘Yiğidin muhtaç olduğu kuru soğanın kilosu 8 lira! Oyunda bir tanzim satış kuyruğu eksik. Hani o da olsa, “Ne İtalya’sı, birbirimizi kandırmayalım Fo Türkiye’den bahsediyoruz” diyeceğiz. Oyunun bir bölümünde, sağlık sistemine göndermede bulunurken de; sanki İtalya’da bir hastaneden değil de Bağcılar’da, Okmeydanı ya da Pendik’teki bir hastaneden bahsediyor.

ELEŞTİRİ OKU BOZUŞMUŞ SENDİKALARA


Büyük Usta Dario Fo, bu oyunu 1970’li yıllarda Torino’da grev yapan işçilerin durumuna dikkat çekmek için yazmış. Sendikaların grev karşısındaki kayıtsızlığını da buna ekleyelim. Oyun, işçilerin çalışma koşullarını sorgularken, onların bağlı oldukları sendika ve partileri de sorguluyor.

Cihangir Atölye Sahnesi tarafından sahnelenen oyun Arzu Gamze Kılınç’ın yönetiminde izleyici ile buluşuyor. Seyirciyi içine katan, samimiyetleriyle sanki uzun yıllardan beri arkadaşımızmış hissi uyandıran Ece Güzel, Serpil Göral, Onur Alagöz, Kıvanç Kılınç ve Baran Şükrü Babacan oyunculukları ile göz dolduruyor.

Polis tarafından kuşatılan bir mahalle, grevcileri kovalayan polisler, kaçışan insanlar, saklanmaya çalışılan yiyecekler oyuna muazzam bir dinamizm kazandırıyor.​

Çok fazla spoiler vermeyelim, gerisini izleyiciye bırakalım. Ancak ‘Hemen gidelim izleyelim’ derseniz biraz beklemeniz gerekecek. Zira sezon kapandı. Perde önümüzdeki dönem yeniden açılacak.

Tiyatro, çölde vaha gibi bir şey. Hayata dair bir sürü sıkışmışlığın arasında nefes veriyor insana... Sizin de bir vahaya ihtiyacınız varsa, izleyeceğiniz oyunlar arasına “Ödenmeyecek Ödemiyoruz”u koymayı unutmayın!

HEM SANAT MERKEZİ HEM OKUL

Günümüzde tiyatro alanları bulmak, yaratmak kolay mevzu değil. Ekonomik sıkıntılar, tiyatroların desteklenmemesi ya da muhalif bir oyun yaptığınızda karşılaşacağınız envai çeşit engeller...

Yani bin dert var; hem izleyici, hem sergileyen ekip açısından. Gazetemizin bu sayfasında daha evvel de Cihangir Atölye Sahnesinden bahsedilmişti. Tekrar olsun. Anlatmaya değer işlere imza atıyorlar çünkü. Oyuncu Arzu Gamze Kılınç ve Muhammet Uzuner birkaç yıl önce yola çıktılar ve Cihangir Atölye Sahnesini kurdular. İki yıldır oyunculuk eğitimleri veriyor, genç sanatçılarla deneyimlerini paylaşıyorlar. Onları birçok sahneden daha özel kılan şey ise; olanaksızlıklar nedeniyle sahne bulamamış genç yetenekleri keşfetmek. Özel yetenek sınavıyla seçilen öğrencilere ücretsiz konservatuvar imkanı sunuyorlar bu yüzden. Üstelik bu eğitimler 3 yıl sürüyor. Ömürleri uzun olsun, birbirinden değerli oyunları tiyatroseverlerle buluşturdukları için.

logo-slogan_edited.png

GÜNSU ÖZKARAR 

(Oyunun yönetmeni Arzu Gamze Kılınç'la söyleşi...)

“SEYİRCİNİN ‘GÜLME’SİNİ ÖNEMSEDİM”

Geçtiğimiz günlerde Dario Fo’nun Ödenmeyecek Ödemiyoruz adlı oyununu CAS ekibinden izledim. Eski ve bilinen bir oyunu, genç ve dinamik bir ekipten tekrar izlemek çok büyük keyif verdi. Sonrasında oyunun yönetmeni Arzu Gamze Kılınç ile Dario Fo’yu neden seçtiklerini, CAS’ın süreçlerini, ekibin kimlerden oluştuğunu ve oyuncunun seyirci ile ilişkisini konuştuk.

Tipik bir komedi mi Ödenmeyecek Ödemiyoruz?

Oyun bir fars. Komedisi çok güçlü. Bu komedi içerisinde dünyanın asal sorunlarına doğrudan değinen bir oyun. O bakımdan biraz da iç acıtıcı. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Dario Fo ilerici bir yazar. Fikirlerini üstten bir dil kurarak değil, halk tiyatrosu hamuruyla yoğurup seyircisiyle eşit ilişki kurarak yapmak istiyor ve bunu çok iyi başarıyor.

Bu oyunda da varoşlardaki işçi sınıfının başına anlatıyor derdini yazar. Geçim sıkıntısı çeken kadınlar fiyatların zamlanmasına karşı çıkıp eski fiyatlar üzerinden alışveriş yapmaya karar veriyorlar, olaylar giderek büyüyor ve marketleri yağmalıyorlar. Yazar Dario Fo bu olaylar üzerinden son derece açık ve eğlenceli bir o kadar da düşündürücü güçlü bir sistem eleştirisi koyuyor ortaya.

Daha önceki sahnelenişlerinden farkı nedir?

Elbette oyun birçok kez sahnelenmiş dünyada ve Türkiye’de. Çok değişik sahneleyişler var. Ben oyun sahnelerken birinci önceliğim yazarın düşüncesini ve derdini seyirciye en doğru ve net biçimde aktarmaktır. Bunun önüne geçebilecek hiç bir reji numarası ya da yaratım üslubuna meydan vermemeye çalışırım. Bir başka deyişle öncelikle yazara hizmet ederim.

Sahnelemenin farklı olması değil doğru olması daha kıymetlidir benim için.


Bu oyun biçim açısından biraz zorlu bir oyun. Bıçak sırtı, sınırlarda dolaşan bir yapısı var. Komedisi ile düşüncesi arasındaki dengeyi çok hassas kurmak gerekiyor. Dario Fo’nun ‘gülme’ olgusuna yaklaşımı beni çok etkiler. ‘Gülme’nin birleştirici gücünü ve iletişimdeki işlevini çok iyi bilen bir yazar. O nedenle sahneleyişte de seyircinin ‘gülme’sini önemsedim.

Ekibinizde kimler var?

Genç, dinamik bir ekip. Bizim için çok özel bir ekip:) Beş kişilik oyuncu kadrosunun dördü bizim Antalya’daki ilk öğrencilerimiz. Şükrü, Ece, Kıvanç ve Serpil yıllar önce Antalya Tiyatro Atölyesi’nde tiyatroya birlikte başlayan neredeyse çocukluk arkadaşları. 20 yıl sonra tekrar aynı projede oynamaları bu oyuna kısmetmiş... Onur ekibe yeni dahil oldu ama çabuk kaynaştı. Bizim için çok kıymetli, çok yönlü bir oyuncu, aynı zamanda CAS’ın sahne direktörlüğünü de yürütüyor.

 

“Sanki dün akşam yazılmış gibi”


Oyunu ele alırken günümüzle özdeşleştirdiğiniz yerler oldu mu?


Benim özdeşleştirmeme gerek kalmadı çünkü oyun 1974 yılında yazılmış olmasına rağmen sanki dün akşam yazılmış gibi. Zaten bu nedenle de sevdiğimiz bir oyun. Sorunlara sistem açısından bakması, bunu yaparken inanılmaz bir ritm ve eğlenceli sahneler silsilesi ile seyirciyi kavraması çok etkileyici.

 

Dario Fo’nun tiyatro tarihindeki yerini nasıl tanımlarsınız?

Haylaz bir tiyatrocu. Çok güçlü bir eleştirisi ve bunu yapmak için enerjisi de var. Kendisi aramızdan ayrıldı ama pozitif enerjisiyle yaşıyor elbette. İtalyan halk tiyatrosu olan Commedia Dell Arte ve tüm halk tiyatrosu geleneklerine kucak açmış bir yazar, oyuncu ve yönetmen.

Peki ya ülkemizdeki yerini? Kimdir Dario Fo seyircisi?

Dario Fo tiyatro seyircisi tarafından çok bilinen bir yazar. Hem uzun oyunları hem de kısa oyunları çok oynanır ve seyredilir. Gülmeyi seven, popülist yaklaşımlara prim vermeyen, toplumsal sorunlara kulak tıkamayan seyirci için kıymetli bir yeri vardır ülkemizde.

Sizin seyirciniz nasıldı? Oyunla nasıl bir ilişki kuruyorlar?

Oyunu olabildiğince seyirciye açtığım için sahneyle seyirci arasında sıcak bir iletişim doğuyor. Çok eğleniyorlar. Çok samimi bulduklarını ve beğendiklerini söylüyorlar. Cihangir Atölye Sahnesi yeni bir tiyatro oluşumu olduğundan seyirciyle bu şekilde buluşabiliyor olmak çok sevindirici bizim için.

Tiyatrodlogo.png

Politik mizah ezilenlerin duvar yazısıdır: “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!”

İsmail Cem Özkan 

26 Kasım 2019 

İtalya’da Fiat’ın fabrikasının olduğu bir şehrin varoşlarındayız. Bir işçi evi… Bir duvarda “Ödenmeyecek, ödemiyoruz!” yazısı… Politik tiyatro için zemin hazırdır!

Politik tiyatro mizah yüklüdür. Politik mizah yapmak ise  büyük cesaret ister,  özellikle ifade özgürlüğünün kısıtlandığı zamanlarda! Bir birikim ve incelikli bir zeka işidir ve bu özellikleriyle her insanın yapacağı bir şey değildir. Sahnede yapılan doğaçlama göndermeler bile sansüre karşı özenle seçilmelidir. Dolayısıyla, politik mizah çetrefilli iştir. Hayata haykırılacak sözleri sahneye özgürce yansıtırken esnek bir yaratıcılık gerektirir. Politik mizah, ezilenlerin duvar yazısıdır bir bakıma.

Karanlık bir dönemden geçiyor dünyamız. Her şeyin alt üst olduğu, değerlerin içeriklerinin boşaltıldığı, ideolojilerin yerini paradigmaların aldığı, örgütlülüğün yerini bireysel kurtuluşun çare olarak sunulduğu, insanların yalnızlaştırıldığı bir zamandan geçiyoruz.

İşte bu dünyada, hala varlığını sürdüren “pazarlar” emekçi insanların vazgeçilmez mekanlarıdır.  Bir yandan insanlar pazardan ucuz tüketim malzemeleri temin ederlerken, diğer yandan bu alanlar insancıl ilişkilerin hala devam ettiği yerlerdir. Pazarlarda herseye açıktır; karşılıklı çıkarların gizli odalarda belirlendiği alanlar değildir bu alanlar. Oysa “borsalar”, tam tersine kapalı kapılar ardında kirli dolapların döndüğü, ekonominin spekülatif biçimde belirlendiği ve insanları kendine çekerek hayatlarını karartan bir mecradır.

Ve bu ekonomik yapıyı şekillendiren kanunlar vardır. Kanunları uygulayanların gözettiği en önemli şey, sermayenin güvenliği ve ticari hayatın devamlılığıdır.  Bir ülkede fakirlik artınca, yiyecek ve temel ihtiyaçlara zam yapılınca,  -pardon fiyat ayarlaması- halk kendi çözümlerini üretmeye başlar. Güvenlik görevlilerin de işleri buna paralel olarak artar.

Bıçak kemiğe dayanıp yoksulluk içindeki  işçiler, emekçiler sefalet koşullarına sürüklendiğinde bazen kanunlar da onları engellemeye yetmeyebilir. İşte o zaman, insanlar “Yetti artık! Bu defa fiyatları biz belirleyeceğiz. Mallara ancak geçen ay ki etiket fiyatlarını öderiz. Eğer zor kullanırsanız malları alır, para ödemeden çıkar gideriz! diyebilirler. O gün sermaye sahipleri için, fakirler için belki de bayram olur!

Böyle bir kaosu konu alan “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!” oyunun yazarını anlatmaya gerek yok; çünkü tiyatro ile uzaktan yakından ilgilenen her seyircinin artık bildiği, kalemini emekten yana kullanan, duruşunu saklamadan sergileyen biri: Dario Fo!  Oyunda yazarın keskin dili, çevirmenin marifetiyle ve yönetmenin yorumuyla birleşiyor sahnede. Dario Fo’yu çok iyi tanıyan Füsun Demirel‘in çevirisi doyumsuz bir anlatıya dönüştürüyor metni.  Arzu Gamze Kılınç‘ın rejisi bu güzel metni hak ettiği sarsıcılığıyla ete kemiğe büründürüyor.  Oyuna hayat veren oyuncuların her biri sahnede rejinin hakkını veriyor, dinamizmleri, sahicilikleri ve beden dilleriyle seyir zevkini yükseltiyorlar.  Serpil Göral ve Ece Güzel varoşlarda yaşayan iki emekçiyi canlandırırken, mimik ve jestleriyle son derece başarılılar. Kıvanç Kılınç ve İlker Yiğen ise hem eş hem de işçi olarak karakterlerini içsel yolculuklarıyla birlikte yansıtıyorlar. Onur Alagöz ise, oyunun belki de üzerine en çok yük binen oyucusu olarak, birden çok karakteri, son derece dinamik bir biçimde ve aksatmadan sahneye taşıyor.

Oyun, bir işçinin evinde geçiyor; mutfak, yatak odası ye yaşam alanı. Oyunun dekorunu hazırlayan Osman Özcan,  tecrübesiyle sahneyi oyuncuların rahat hareket edebildikleri bir mekana dönüştürüyor. Dinamik bir sahnelemeye uygun sahne düzeni ile oyun akışına yaptığı katkı muhteşem diyebilirim. Ekonomistlerin deyimi ile sahneyi son derece “verimli” kullanıyor. Perdenin duvar olarak kullanılması ayrıca bir güzellik!

“Sakin olun, sakin olun! Ne bu polis korkusu yahu, altınıza yapacaksınız neredeyse! Tanrı aşkına! Aldığınız malların fiyatlarını belirleme hakkınızı kullanıyorsunuz, doğru olanı yapıyorsunuz! Bu tıpkı bizim grev hakkımız gibi, hatta daha da iyisi, çünkü grevlerin sonunda fatura hep işçiye çıkar, oysa bu eylemde patronda bir fatura ödeyecek! Öyleyse: Ödenmeyecek! Ödemiyoruz! Çünkü bu yıllardır buradan yaptığımız alışverişlerde bizden çaldıklarınızın karşılığıdır!”

Başarılı bir politik mizah örneği olan oyun,  seyircilere kahkahalarla gülme imkanı verirken, bu imkan aynı zamanda  bir düşünme ve sorgulama zeminine kapı aralıyor.  Hayata ve yaşadıklarımıza dair yıllar önce yazılmış bir metnin, başarılı bir reji ve oyunculukla bütünleşerek ne kadar hala güncel ve etkileyici olabileceğini göstermesi bakımından “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!” çok başarılı bir örnek.

Bu kadar anlattın ama oyunu sahneleyen tiyatro hakkında tek satır yazmadın diyebilirsiniz. Haklısınız, özellikle sona bıraktım: Cihangir Atölye Sahnesi (CAS)! 

bottom of page